Bu Gönül Sensiz
Hayalinin peşinden, koştuğum o il sensiz
Yüce dağları aşıp, geçtiğim dar yol sensiz
Aşk ateşiyle coşup, taştığım
sahil sensiz
Ne yana baksam yoksun, sağım sensiz, sol sensiz
Alıp veremediğim,duvardaki gül sensiz (*)
İpek saçından düşen, kahverengi tel sensiz
Yüzünü aradığım, resimdeki göl sensiz
Doğduğun yerin adı, rüzgar sensiz, yel sensiz
Aşk derdine bir türlü, ermiyor akıl sensiz
Bu bilmeceme cevap, vermiyor akil sensiz
Neşe çekildi yüzden, gülmüyor bu kul sensiz
Nasıl geçer bir ömür, zor sensiz, sakil sensiz
Derdime ortak olup, kıvrılmış hilal sensiz
Fezada binbir yıldız, tek kalmış zuhal sensiz
Kulağımda tik taklar, sabahsız leyal sensiz
Delik deşik uykular, düş sensiz, hayal sensiz
Mızrabım düştü yere, tutamıyor el sensiz
Bağlamam şu köşede, uzanmıyor kol sensiz
Uzanmış ölü gibi, ses vermiyor tel sensiz
Uçuşuyor notalar, mi,fa sensiz, sol sensiz
Söz verdim ya sır diye, ağzım dilim lal sensiz
Söyleyemem kimseye, sözüm kilükal sensiz
Agah olursa ağyar, bu bana vebal sensiz
Söz gümüş, sükut altın, kelam sensiz, kal sensiz
Başkaydı senden önce, güzel İstanbul sensiz
Boğaz,Haliç, Çamlıca, bir başkaydı bil sensiz
Salacakta şakıyan, daldaki bülbül sensiz
Lale boynunu bükmüş, gül sensiz, sümbül sensiz
Silindi leyl-ü nehar, zaman muttasıl sensiz
An bana bin yıl gelir,geçer ki nasıl sensiz
Gün gelir de açılır,o sır,velhasıl sensiz
Ruhuma ayan olan,fecr sensiz,fasıl sensiz
Mecnun ağlar halime, zor bana bu hal sensiz
Yoruldu gölgem bile, kalmadı mecal sensiz
Bu dünyada kim güle, mutluluk muhal sensiz
Düğün günüm bildiğim, son sensiz, ecel sensiz